6 Mart 2014 Perşembe

Yazarlar

Bazen sarhoş olmak istersin de paran yoktur ya. Aslında bazen gözlerinde yetiyor sarhoş olmama. Kendimi kaybediyorum. Sonra kapanıyor birden o gözkapakların. Zaten her şey siyah bari sen solma diyorum içimden. Neye yarar. Gideceksin zaten sahi hiç gelmedin galiba. Ama olsun. Gelsen de gideceğini biliyorum. Aklıma gelenler başıma da gelseydi şimdiye kadar  milyonlarca “sen” düşmüştü başıma. Mesela her sabah uyandığımda güzel bir kahvaltı yapmayı düşünmüyorum artık. Seni düşünüyorum. Dünyanın gizemini, sırlarını arıyorlar ya hala. Yüzyıllar önce yazılmış kitaplarda, milyonlarca yıl önce çizilmiş şekillerde ya da görünmez olan şeylerde. Bana sorsunlar. Gözlerin derim hiç düşünmeden. Her şey orada.
Ben sana seni seviyorum demesem de sen yine güzel olacaktın. Sen yine bir melek kalacaktın. Fakat istiyorum ki gel benim güzelim, benim meleğim ol.
Murathan Mungan demişti “Bir gün gelir, dünyanın bir yerinde yıllarca senin haberin olmadan yaşamış birine, bütün hayatını anlatmak istersin” diye. Ben istemiyorum. Çünkü anlattım zaten. Ama tüm imkansızlıklar aynı kapıya çıkıyordu. Senin nefesini solumak için bir şansım daha olsa. Hayır diyemez, reddedemezdim.
Kimse inanmıyor benim seninle olacağıma. En çokta sen.  Siz inanmadığınız için benim yaptığım her şey bana değer katacak. Benimle olmasan bile. Vazgeçmeyeceğim. Seni severken ölürüm. Ama vazgeçmem. Bir ama daha var. O da Selim İleri – Dostlukların Son Günü’nden.
“Ama bir gün kahvaltıdan sonra gelmezsen. Bir gün seni bir aynadan bir başkasına bakarken görürsem, telefon boş odanda boyuna çınlar, çınlarsa. O zaman, anlatılmaz bir acıdan sonra -çünkü insan yüreğinin derinliğinde sınır yok-, o zaman başka bir sen ararım, başka bir sen bulurum”.

Bu yazımda hayatımın en değerli varlıklarından, kitaplarımın yazarlarından alıntı yaptım. Çünkü onlar olmasa bugün bunu okuyor olmazdın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder